Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü arasında çok belirgin bir koordinasyonsuzluk, rekabet hatta zaman zaman sürtüşme ortaya çıktığını, MİT’in istihbarat.
Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü arasında çok belirgin bir koordinasyonsuzluk, rekabet hatta zaman zaman sürtüşme ortaya çıktığını, MİT’in istihbarat görevinin kendilerinde olduğunu, Emniyetin sadece adli vakalarda istihbarat yapması, onun ötesine karışmaması gerektiğini, Emniyet Genel Müdürlüğünün de MİT’in iyi istihbarat yapamadığını, Türkiye genelinde birinci şubelerce yapılan kendi istihbaratlarının olmaması halinde dağılacağını, hazıra konduğunu, iyi çalışmadığını iddia ettiğini, bunun özellikle kaçakçılık istihbaratı konusunda ortaya çıktığını, Emniyette Atilla Aytek’in çok kuvvetli bir polis müdürü olduğunu, gözüpek işinin ehli, uyuşturucu kaçakçılığı işi ile çok etkin mücadele ettiğini, ancak bu vasıflarını bilmesinden dolayı Genel Müdürünü bile takmayan, dediği dedik bir müdür haline geldiğini, onun dönemi MİT içerisinde o tarihe kadar kurulmamış kaçakçılık istihbaratı adıyla bir birimin kurulduğunu, Emniyet MİT’in bu işin içerisine girmesinin gereksizliğini savunduğunu, MİT’inde kaçakçılık istihbaratınında kendi konularına girdiğini ve kaçakçılık istihbaratının siyasî konularla da ilişkili hale geldiğini bu nedenle yapmaları gerektiğini savunduğunu bunun uzun seneler tartışıldığını, daha sonra Emniyetteki bu birim ile Mit’teki bu birim arasında problemler çıktığını, Emniyetteki birimin gayrıresmi şefliği daha sonra İstanbul Emniyet Müdür Muavini iken Mehmet Ağar tarafından üstlenildiğini,
Tape No:5037, 27.05.2008 tarihinde saat:12.26 da Mustafa ÖZBEK ile yaptığı görüşmede özetle; Mustafa ÖZBEK’ in "Bu Cuma günü biz işimizi bitirelim" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "olur Başkanım tabi tabi" dediği, Mustafa ÖZBEK’ in "Yani öbür cumaya belki ben burda da olmayacam" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "öylemi" dediği, Mustafa ÖZBEK’ in "O zor gider yani" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "Ha anladım başkanım tamam tamam başkanım ben şey değil o zaman ığğ yarın zaten görüşürüz" dediği, Mustafa ÖZBEK’ in "evet" dediği, Mustafa ÖZBEK’ in "Görüşmek üzere" M.Ali BALBAY’ ın "Sayğılar" dediği, Mustafa ÖZBEK’ in "saol Deniz bey napıyo", "Deniz bey napıyo" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "Alo", "Ha ço iyi iyi gayet iyi şey" dediği, Mustafa ÖZBEK’ in "hahahha(gülüyor)" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "Kerata dört buçukta uyandırdı ığğ dedim oğlum iyi yanından bak ığğ güneşin doğumunu seyrettim bu gün iyi yani şey ya insanoğlu ne kadar şey başkanım unutmuşuz birinci çocukta olanları şeyleri yani büyük halini görüp ulan biz birincide de böyle olmuştu felan böyle yeniden geçiyo yorucu ama güzel enerji veren bir yorgunluk yani" dediği,
1986 Ağustos ayında Mardin Dargeçit’te çıkan bir olayda güvenlik güçlerinin olayın üzerine gitmek için sabahı beklediklerini ve vazifelerini ihmal ettiklerini, konunun basına da bu şekilde geçtiğini, bunu yapanların Jandarma olduğu, Turgut bey’in çok üzüldüğünü ve bu tam bir rezalet buna bir şey yapmamız lazım diyerek kendisini çağırdığını, Genel Kurmay Başkanına sorayım mı? dediğini, kendisinin de Genel Kurmay Başkanlığına yazalım ve hesap soralım dediğini ve bu konuda yazılan yazıda "Basına intikal eden Mülki İdari ve Emniyet kaynaklarından alınan değerlendirmelerde Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı birliklerin olay yerine zamanında varmadığı, ulaşmak için sabahı bekledikleri ve görevlerini ihmal ettikleri intibaı uyanmıştır, bu konuda soruşturma yapılarak sonucun bildirilmesine, olay sabit olmuşsa ilgililer hakkında gereken cezaların verilmesi ve bize bildirilmesi" şeklinde ifade kullanıldığını, Genel Kurmay Başkanı Necdet Uruğ Paşa’nın bu işi ele alıp çok ciddi şekilde komisyon kurduğunu, araştırmayı yapıp, sonucu bildirdiğini, verilen cevabın daha çok sudan bir cevap olduğunu, ama ilk defa onlara sorumluluklarının hatırlatıldığı, PKK konusunda polisin bu işi karışmasına sempati ile bakmadıklarını, halbuki kendilerine Jandarma bu konuda yeterli olmadığı kanaatinde olduklarını halen de aynı kanaatinin devam ettiğini,
Tape No:5047, 10.06.2008 tarihinde saat: 15.49 da Akın isimli şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; M.Ali BALBAY’ ın "iyi iyi burda cevap bekleyen birkaç kişi var ben onlara daha durun durun diyorum , bir Mustafa ÖZBEK kahve içmek istiyor, Demirel tekrar bir haber verin dedi, diyarbakır oruspu Demirel ‘i falan artık şey yapmakta direk kendisi konuşsun zaten değil mi bunlar hani……", "abi Sezer alem adamdır yani biliyorsun, tanımadığı isim çıktımı telefonu kapatır abi" dediği, Akın ‘ın "e Sezer’e sen şeyi verebilirsin yani" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "anladım" dediği, Akın ‘ın "yani öyle özel bir iki kişiye bu yaygın olmamak üzere" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "sen bilirsin", "yani o şey" dediği, Akın ‘ın "direk çıktığı bir numara var ya" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "o ikinci bir numaramıydı yani" dediği, Akın ‘ın "o yeni numara" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "anladım" dediği, Akın ‘ın "ben senin cep telefonuna mesajla gönderiyorum" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "tamam Akın" dediği, Akın ‘ın "o numarayı tahditli üç dört kişiye verebilirsin" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "tamam o zaman D. ve S.’e veriyorum o numarayı" dediği, Akın ‘ın "tabi tabi onun direk çıktığı numara ev numarası" dediği, M.Ali BALBAY’ ın "tamam dır Akın" dediği,
If you liked this article and you would such as to receive more information pertaining to
escort DiyarbakıR kindly check out the web page.