Tuzla Ofise Gelen Genç Partner Escort Bayan Hazar

Yorumlar · 3 Görüntüler

Cinsiyete dayalı sağlık farklılıkları, daha zengin ülkelerde yoksulluk içinde yaşayan insanlar için biraz farklıydı.

Cinsiyete dayalı sağlık farklılıkları, daha zengin ülkelerde yoksulluk içinde yaşayan insanlar için biraz farklıydı. Kadınların erkeklerden daha düşük gelirli oldukları ve mali koşullar nedeniyle tıbbi tedaviyi bırakma olasılıklarının daha yüksek olduğu bildirildi. Amerika Birleşik Devletleri'nde Hasta Koruma ve Uygun Maliyetli Bakım Yasası (PPACA), yoksulluk içinde yaşayan daha fazla insanın, In case you cherished this short article as well as you desire to acquire more details relating to bu bağlantıya göz atın i implore you to check out the internet site. özellikle kadınlar için sağlık hizmetlerine erişimini daha mümkün hale getirdi, ancak Yasanın aynı zamanda cinsiyet eşitsizliğini de teşvik ettiği iddia ediliyor. Prostat kanseri gibi cinsiyete özgü kanser taramaları erkekler için karşılanmazken, kadınlar için benzer taramalar kapsam dahilindedir. Aynı zamanda, yakın partner şiddeti için danışmanlık ve diğer hizmetler gibi taramalar erkekler için değil, kadınlar için kapsanmaktadır. Avrupa ülkelerinde sonuçlar Amerika Birleşik Devletleri'ndeki insanlardan farklıydı. Amerika Birleşik Devletleri'nde yoksul erkekler kadınlardan daha az kaliteli sağlık hizmetine sahipken, Avrupa ülkelerinde erkeklerin sağlık hizmetlerine erişimi daha azdı. Araştırmalar, 50 yaş ve üzerindeki, iki yakasını bir araya getirmekte zorlanan (öznel yoksulluk) insanların, düşük gelirli olarak kabul edilen veya genel serveti düşük olan kişilere göre %38 oranında daha fazla sağlık sorunları yaşadığını ortaya koydu. Bununla birlikte, aynı yaş grubundaki öznel yoksulluğa sahip erkeklerin 3 ila 6 yıllık bir süre içinde ölme olasılıkları kadınlara göre %65 daha fazlaydı.

Türkiye’de siyasî partilerin mali kaynaklarının çok ciddi şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini, Türkiye’de siyasal partilerin denetlenemediğini, Anayasa Mahkemesinin denetiminin çok yetersiz olduğunu, denetim bile sayılamayacağını, Mahkemenin denetim elemanının da bulunmadığını, Yargıtay Başsavcılığının ise bu konuda yani mali yönden denetim yaptırmadığını, siyasal partilerin hazineden bile aldıkları paranın trilyonları bulduğunu ancak, bunların tek olarak denetimi olmayan kuruluşlar olduğunu, Vali ve Güvenlik Güçleri ile konuştuğunu, Güneydoğu hadisesinin altında çok büyük menfaatler yattığını, Parlementer Hükümete kadar uzanan menfaatler olduğunu, çok ciddi şekilde Güneydoğu için kullanılmak üzere alınan silahların hangi kaynaklardan geldiğini, nasıl alındığını, kimlere ne şekilde verildiğinin incelenmesi gerektiğini, Güneydoğuda olayların devam etmesinden menfaatlenen çok üst seviyeli kişiler olduğunu bildiğini, mahalli olarak aşiretler, şeyhlikler, hakim sınıflar sistemi ile menfaat bağları olduğunu, oyların alınıp satıldığı, bunun da siyasî yozlaşmayı yarattığını, çünkü bu işin ekonomik bir sektör haline geldiğini, örneğin; Bakırköy Belediyesinde meclis üyeliklerinin ilk beş sırasına girmek için ödenmesi gereken paranın 3-5 milyar arasında değiştiğini, seçildikten sonra da bunun on mislini, yüz mislini çıkarttığı, siyasî partilerin artık Türkiyede en verimli işletmecilerinin bulunduğu yerler olduğunu,

Ahmet Çetinsaya’nın yeğeni Ömer Çetinsayan’ın Don Petro Disco’daki hisselerini tehdit etmek suretiyle Söylemezler’in aldığını, Ömer Çetinsaya’nın göstereceği adreslerde sanık araması yaparken Kızıltoprak’taki büroyu tespit ettiklerini ve buraya tesadüfen komiser muavini ile Ömer Çetinsaya’nın gittiklerini, büroya önce komiser muavininin girdiğini, içerdeki şahısların komiser muavininin silahını alıp yere yatırarak etkisiz hale getirdiklerini, içeriden gelen sesleri duyan Ömer Çetinsaya’nın içeriye girip bu durumu görmesi üzerine silahını çekip çatışmaya girdiği ve bu sırada SÖYLEMEZLER’in adamı olup daha önce Ankara’da Rumork Disco önünde Sedat Bucak’ın yeğenlerini öldüren sanıklardan Sait Aydın’ın öldüğünü, olayın tahkikatını yaparak ele geçen sanıkları adliyeye gönderdiklerini ve firarda olan aralarında Faysal Söylemez ve Sena Söylemez’in de bulunduğu sanıkları yakalamak için ekipler oluşturduklarını, ancak, bu sırada İl Emniyet Müdürlüğüne getirilen Kemal Yazıcıoğlu’nun kendisinin görev yerini değiştirdiğini, bunun üzerine yıllık izne ayrıldığını, izinde iken de kendi görevlendirdiği ekiplerin Adana otoyolunda Söylemez Kardeşleri yakaladıkları, bunlardan Faysal Söylemez’in ifadesinde, Başkomiser Halim Apaydın aracılığı ile kendisine para verdiğini söylediğini, bunun yalan olduğunu ve Faysal Söylemez ile Halim Apaydın’ın Mahkemede " biz polisteki ifademizi işkence sonucunda verdik, böyle birşey söylemedik" diyerek yalanladıklarını, rüşvetin oluşabilmesi için bir işin yapılmış olması gerektiğini, halbuki Söylemezler tahkikatında yaptıkları bir usulsüzlüğün bulunmadığını, işkenceden suçlandıklarını, hem işkence yapmanın hem de rüşvet almanın mümkün olamayacağını,
Yorumlar