Türk Ekonomi Bankası

टिप्पणियाँ · 9 विचारों

Semih Tufan GÜLALTAY'ın ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'ın tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir.

Semih Tufan GÜLALTAY'ın ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'ın tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını,Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'ın kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini, Emre'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 5-6 tane verdiğini,vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini,Emre'yle görüşmelerinde ağabeyinin durumunu da sorduğunu,çünkü Semih Tufan'ın yazmış olduğu kitapların çok hoşuna gitttiğini,Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklarını,partinin genel başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini, şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, çünkü o zamanlar herhangi bir olumsuz durumunun olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında birlikte Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahısların hiçbirisini hatırlamadığını,ancak şahısların kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde Semih Tufan'ın ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiği söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olayların kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığını,bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme yazık" diyerek yanından ayrıldığını ve bir daha görüşmediğini,

30.12.2007 günü saat 18.26'da H.Ümit SAYIN ile G. S. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ü.SAYIN'ın "Askerlerin durumu çok korkunç ya" "YÖK gitti tamamen" "Yargıda gitti" "Ordu zaten ele geçirmiş vaziyetteler" "Ordu çoktan teslim olmuş, meğer bizi boşuna Cumhuriyeti ortaya çıkmışız Orduya güvenip" dediği, G.S.'in "...Ümit'ciğim Atatürk'ün Ordusu yok" dediği, Ü.SAYIN'ın "Demokrasi olur mu canım bu resmen Sivil Darbe Faşizm bu" "Halk niye bir şey yapmıyor, Sivil Toplum Örgütleri silahlanacak mı, senin silahlı gücün var" "Sen istersen 35 Maddeye Ülkenin bütünlüğü bozulan ve rejimi bozan davranışları hoş karşılamıyorum deyip daha önce yaptığın gibi binersin tepelerine" "Cumhuriyetin yıkılmasının ana parametlerinin hepsi tamamlandı daha ne bekliyor bu adamlar" dediği, G.S.'in "Cumhuriyetin Türkiye Cumhuriyeti olmaktan çıktı İslam Cumhuriyet Şeriatçı Devlet" "Askerimizde maşallah aldığı talimatlarla Amerika'dan aldığı talimatlarla maşallah gidiyor geliyor" dediği, Ü.SAYIN'ın "Bu kadar ödleklik olabilir mi ya ben artık hayretler içerisinde kalıyorum bu vatana ihanet bu, yani eğer şuan ki aşamada hiçbir şey yapmıyorsunuz bu Vatana ihanet başka açıklaması var mı" dediği,

4-ÇEVRESEL BOYUT: Elimizde olan veya olmayan sebeplerle karşımıza çıkan dış etmenlerin cinsel yaşamamıza olan etkileri anlamına gelmektedir. Bu etmenler günü birlik ya da anlık olabileceği gibi bazıları uzun yıllar devam ederek sorunun kökleşmesine de neden olabilen Diyarbakır Escort boyutlarda olabilir. Örneğin o gün iş yerinde yaşadığımız küçük bir tatsızlık belki o gecelik ilişkinizi çok olumsuz etkileyebilir. Ancak işten ayrılmamıza veya işsiz kalmamıza neden olmuşsa, Diyarbakır Escort etkileri çok daha uzun süreli de olabilir. Çevresel boyutu ev içi ve ev dışı etmenler ya da kısa vadeli ve uzun vadeli etmenler olarak sınıflayabiliriz. Bazılarının oluşumuna hiçbir etkimiz ya da katkımız olmaz ve tamamen bizim dışımızda gelişmiş olaylardır. Örneğin sosyal ve ekonomik ülke koşullarının elbette bizim cinsel yaşamımıza olumlu veya olumsuz etkileri vardır. Aynen trafikte yol koşullarını her zaman önceden ön göremediğimiz gibi bazı durumları önceden fark etmemiz ve tedbir da almamız mümkün olamayabilir. Ancak bazı durumlarda daha dikkatli olarak şartları iyileştirmek olasıdır. Örneğin ev içinde bizi huzursuz eden durumlar varsa bunlara müdahale etmek pekala mümkün olabilir.

Mehmet DEMİRTAŞ'ın kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'ın istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o şahıs Mehmet dayının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayma kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'ın, gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma gelip gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' m yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman DEMİRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'ın arasının açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,
टिप्पणियाँ