Kendisinin 11 Haziran 199’da Adana’da bulunan ağabeyini ziyaretten dönerken Pozantı’da vurulduğunu, kendisini vuran insanların İstanbul Polisi olduğunu, güya operasyon yaptıklarını, bundan Adana polisinin haberi olmadığını, bu kişilerin İstanbul dışında operasyon yapmak için görev belgelerinin olmadığını, oraya gelmek için bir gerekçelerinin de olmadığını, kendisi orada ölseydi olayın faili mechul olacağını, trafik polislerinin, kamyoncuların, vatandaşların gelerek kendisini kurtardığını, bunun üzerine işi resmileştirdiklerini, kendisini vurmalarına bir bahane bulmak için kendisini ÇETE olmarak suçladıklarını, kendi arabasında silah olduğunu iddia ettiklerini, bunun kesinlikle yalan olduğunu, Orada ( POZANTI’da) yakalandıkları , Adana’da hastanede yaralı iken Adana Terörle Mücadele ekipleri tarafından ifadesi alındığı halde İstanbul’da yakalanmış gibi tutanak tutulduğunu, Pozantı’da hiçbir işlem yapılmadığını, olayın Pozantı Savcısından gizlendiğini, daha sonra İstanbul’a götürüldüğünü, burada hiçbir ifade vermediğini, hiçbir şeye de imza atmadığını, ancak kendi ifadesi olarak sahte bir ifadenin düzenlendiğini, mahkemeye aleyhine delil olarak sunulan tek şeyin bu ifade olduğunu, kendisinin bir şey itiraf edecekse bunu Adana’da itiraf edeceğini, oysa Adana’da verdiği ifadede "Hiç bir şey yapmadım" dediğini, o ifadenin kesinlikle kendi ifade olmadığını,
Sanık Tunç AKKOÇ'tan ele geçirilen Samsung marka 1399 seri numaralı harddisk içerisinde; "Ankara Attila İlhan Kültür Merkezi Etkinlikleri" başlığı altında; 10 Ocak 2008 Söyleşi, Devrimler Çağı Bitti mi?, Yalçın Küçük Sanık Turhan ÇÖMEZ'in Asus marka bilgisayarı içerisindeki Western Digital marka harddisk içerisinde; "Yusuf Ziyad.doc" isimli bir msvvord belgesi tespit edilmiştir. "Yusuf Ziyad.doc" isimli MSvvord dosyası incelendiğinde; [email protected] isimli e posta adresinden [email protected] isimli e posta adresine gönderilen e postanın [email protected] isimli e posta adresine yönlendirildiği, içeriğinde ise, Yusuf Ziyad isimli şahsın Irak Kürdistan Federe Bölgesinde yaşayan Türkiyeli bir Kürd olduğunu ifade ederek söz konusu e-posta ekinde TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NDE ÇETELEŞME GERÇEĞİ başlıklı yazısının olduğu, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NDE ÇETELEŞME GERÇEĞİ başlıklı yazıda "İtirafçı Alaattin Kanat, Tuğgeneraller H.K ve Veli Küçük gibi isimler Kürdistan'daki birçok faili meçhul cinayet ve terör hareketinin yürütücüleri oldular. " yazdığı, 6. sayfasında, Ermeni gazeteci Hrant Dink'in katlinin arkasında da JİTEM, Veli Küçük ve Emniyetin olduğunun yazdığı, 8. sayfasında, Tetikçi, polis ve askerlerce kahraman gibi karşılanmış, İstanbul valisi ve Emniyet müdürü yeni cinayetler için yerinde bırakılmış ve baş aktörlerden Veli Küçük'ün yanından dahi geçilmemiştir yazdığı, 13. sayfasında, "Bu Oluşumların Başındakiler'" başlığı altında, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, AKP'li Turhan Çömez, diyarbakır oruspu birinci Ordu Komutanı emekli Org. Hurşit Tolon, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur (Atatürkçü Düşünce Derneği genel başkanı), NATO eski Özel Harp Dairesi'nde başkanlık görevi de yapmış olan Fikri Karadağ, Özel Hareket Dairesi eski başkanı İbrahim Şahin, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği'nin Genel Başkanı Taner Ünal, Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Türk-Metal-İş Sendikası'nm 32 yıllık Genel Başkanı Mustafa Özbek, MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılmç, emekli astsubay Mahmut Öztürk, Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk, Kemal Kerinçsiz, İstanbul Ülkü Ocakları eski başkanı Levent Temiz, Türk Ortodoks Patrikhanesi'nden Sevgi Erenerol, Eski Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, Bekir Öztürk, İP Genel Başkam Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Sedat Peker isimlerinin yanı sıra, birçok emekli asker, bürokrat, siyasetçi, When you liked this article and also you wish to receive guidance about escort DiyarbakıR generously go to our own webpage. öğretim görevlileri ve iş adamlarının isimlerinin yazılı olduğu,
İzmitte PKK’lıların büyük para götürdüklerini, İzmit’e heray 20 bin ton petrol getireceklerini, kendisinden bir depo ve bir liman istediklerini en önemlisininde dağıtıcılarını bulmak olduğunu hepsini kendisinin bulduğunu, amacının İzmit’in PKK’lılardan temizlenmesi olduğunu, Abdullah Çatlı’yı bu ismiyle bildiğini, her şeyin ayarlandığını, ayda 20 bin ton petrol satacaklarını hesapladığını, Çatlı’nın Filipinlerden 3 milyon 600 bin dolar gelmedi diye sızlanması üzerine, o zaman kendisinin bu petrolü satalım dediğini, birilerinin kendisine 40 milyar lira vereceklerini söylediğini, bu parayı hiç ihaleye girmeden ihaleye girmemek için avanta alanak verileceğini, o ana kadar 2-3 milyar lira masraf etmiş olduğunu, 20 milyar liranın kendisine gerekli olduğunu, Çatlı’nın bunu kabul ettiğini tamam deyip ihaleye girerek onu Ankara’dan aldıklarını, bunun dedikodusu olabilir dendiği için ihalenin yeniden yapıldığını ve yine Çatlı’ların kazandığını, iki ayrı şirketede 4’er milyar lira avanta vererek, ihaleden çekilmelerini sağladıklarını, ihalenin alınışıyla, birlikte Abdullah Çatlı’nın değişmeye başladığını, petrolu satmayıp, bir ay içinde 300-350 milyar lira yapacağını söylediklerini, kendisininde o arada para sıkıntısı çektiğini, kemerde bir otelde kalırken bir arkadaşının kendisine "Abdullah Çatlı şimdiye kadar kiminle ortaklık yaptı ise ya öldüğünü ya da yakalandığını" söyleyerek dikkatini çektiğini, bunun iyi olduğunu, çünkü Çatlı’ya o zaman yüzde yüz güvendiğini bu nedenle de kendisininde Çatlı tarafından öldürülebilecek olduğunu,